Atatürk’e
göre, eğitim ve öğretim siyaseti her anlamıyla millî bir nitelikte olmalıdır.
“Türk milletine gideceği yolu gösterirken, dünyanın her türlü ilminden,
buluşlarından, ilerlemelerinden yararlanılacaktır; ancak temel, kendi içimizden
çıkarılmalıdır.”
Atatürk,
eğitimin “millî” olması zorunluluğu üstünde dururken, hem “eski devrin
harflerinden”, hem de “milletimizin doğuştan hiçbir ilgisi olmayan yabancı
fikirlerden”, Doğu’dan ve Batı’dan gelebilecek her türlü zararlı etkilerden
uzak, millî karakterimize, milli dehâmıza uygun bir eğitim düşünmektedir.
Atatürk,
“yetişecek çocuklarımıza ve gençlerimize, görecekleri öğrenimin sınırları ne
olursa olsun, en önce ve her şeyden önce, Türkiye’nin bağımsızlığına, kendi
benliğine, millet bütünlüğüne düşman olan unsurlarla mücadele etmek lüzumunun
öğretilmesini” istemiştir.
“Bilim
ve teknoloji, uzmanlık nerede varsa, sanat nerede varsa, gidip öğrenmeye
mecburuz.” Diyen Atatürk’ün “millî”lik anlayışı, çağdaş bilime ve dünyaya
kapalı bir anlayış değildir.
Atatürk’ün
Türk milliyetçiliği anlayışı gibi, eğitimdeki “millî”lik anlayışı da
birleştirici, toplayıcı, bütünleştiricidir. Ayrımcılığı ve bölücülüğü kabul
etmez.
Millî
eğitim, Türkiye Cumhuriyeti’nin anayasada belirlenmiş temel niteliklerini
Atatürk ilkelerini bütünü ile göz önünde tutmalı, bunları kökleştirmelidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder